Buralarda bir yerde,
Gizli kalmış sayfalarda minik bir kız gizli...
Oradan oraya koşuyor, izler bırakıyor sayfaların üzerine..

Ve sen, o izleri okuyorsun şu an..

15 Eylül 2008 Pazartesi

Korku...

Sadece sana bakarken böyle parlıyor gözlerim
ve sadece sana bakarken ıslanıyor..
Sende geleceğimi, hayallerimi, umutlarımı, kendimi görüyorum
Sende, bitmeyen işkencesini görüyorum hayatın
Bitsin diye yalvardığımı görüyorum..
Sadece sana değil, aynaya baktığımda da o isyanı görüyorum
Gözlerim bana ihanet ediyor, ağlıyorum usul usul...
Korkuyorum bazen sana bakmaktan,
Dayanamayıp atlamak istiyorum boynuna,
Sonra vazgeçiyorum, hayat yine acılara itmesin beni diye, dönüyorum arkamı...
Korkuyorum işte, korkuyorum mutluluğu aramaktan
Korkuyorum benim olmamandan,
Ama delilik bu ya, korksam da yaşıyorum her adımımda seni...

04:47
28.03.08

12 Eylül 2008 Cuma

Dark Walls

I wish you were with me
In the darkest night, your hands are in my hands..
I wanna feel your voice in my heart
I wanna see depth of your eyes
So I saw.. I saw all my wishes
But a moment later,
I opened my eyes with fear
I saw dark wall..
The darkest wall I ever seen...
Why is the world like that?
I can’t be happy,
Can’t see your shining face in my life.. Why?
All those thing’s causes are same,
The torture of the dreams..
Loneliness.. Sadness...
I falled the pool of solitude.
Nobody in there with me,
There is only one person living alone.. Me..?


I don’t wanna be alone in that scary world
People live alone left their minds..
People are going to find their lifes
People won’t come back..

Who are those people?

--

From the past

9 Eylül 2008 Salı

Evil Girl

You can’t see the pain of me
And you can’t send them away
I always feel you in my soul
And I always fell down in my way

And now put your best dreams on!
Your eyes will see who is strongest
In there, your kingdom can’t carry on
And I want to see you in the darkness

I’m the evil of darkness
I’m the girl who freaking everybody out
And now I’m your boss,
You can’t see me on the earth

Her Story

How can i forget that terrible night
You was surrounded by a brilliant love of him
His eyes were following you,
When you going to his lovely heart

I was only stranger who is in your life
And i was only wanting you carry my heart
So i decided to give the best gift to you
I gave my happiness to my reason of happiness

And now, i’m alone in the darkness
I have no clothes and no happiness on me
The only thing that i have is my heart
But i’m not sure it’s in you or in me

So i missed you and my happiness
And i want to see you on the stars
Can you believe my love in my heart
And i can give my life to your love

If you don’t want me
You can choose someone else
But you have to know
I won’t let you to go from my heart

What is wrong with me
How you can be happy
My loneliness is your gift to me
And we’ll play the end in this scene

12 07 08 – My Room

Tanrıça Masalları: Birbirlerinin Gözlerinden Görmek Dünyayı

Bir yıldıza aşık olmuş kız,
Ve bir tanrıçaya aşık olmuş solgun yıldız…


Kız ‘Ne parlak bir yıldız’ demiş
Yıldız ‘Ne güzel bir tanrıça’…
Kız utanmış kendinden, ‘Keşke’ demiş ‘Daha güzel olabilseydim’
Yıldız uzaklaşmak istemiş tanrıçadan
‘Benim gibi solgun bir yıldız, umrunda olur mu dünyalar güzeli bir tanrıçanın?’

Ve kızın gözlerinden iki damla yaş süzülmüş, imkansız aşkına..
Gözyaşları toprağa düşmüş, çiçekler açmış etrafında
Ve yıldızın gözlerinden süzülen yaşlar, yağmur olmuş yer yüzüne
Kızın önüne düşmüşler…

Kız söylemiş büyülü dudaklarıyla
‘Seni seviyorum parlak yıldız’
Ve yıldız söyleyememiş sevdiğini…
‘Çok uzaktasın güzel tanrıça, ümit veremem sana’
Kız her saatini orada geçirmiş yıldızını izleyerek,
Yıldız tanrıçasına bakmaya korkuyormuş, gözlerinde aşkı görür diye
Ve bir gün kız yorgun düşmüş,
Kalkmış oturduğu yerden, uzaklaşmış
Yıldız sevinmiş önce… Sonra pişman olmuş onu giderken izlediğine
Ve kızı beklemiş…
Solgun görüntüsüne aldırmamış, ‘söyleyeceğim’ demiş…
Ve bir gün geri gelmiş kız,
Daha da yıpranmış kıyafetleri,
‘Yıldızım hiç sevmeyecek beni’ diye ağlamaya başlamış
Ve bir ışık görmüş yanında…
Yıldız yer yüzüne inmiş
Konuşmamışlar uzun süre…

‘Sizin kadar güzel bir tanrıça bilmiyorum ne buldu bende…’
Diye başlamış yıldız konuşmaya,
Şaşırmış kız, ‘Tanrıça yok karşınızda.. Küçük bir kız sadece,
Asıl sizin gibi parlak bir yıldız neden indi benim için yeryüzüne?’
Her ikisi de şaşkın, her ikisi de mutluymuş
Kız elini tutmuş yıldızının
Ne olduysa o anda olmuş…
Birden beyaz kıyafetlere bürünmüş kız,
Saçları omuzlarına dağılan, bembeyaz bir melek gibiymiş..
Bir tanrıçayı andırıyormuş adeta

Ve yıldız parlamaya başlamış
Evrenin en parlak yıldızı, ışık saçıyormuş her yere…
İkisi de şaşırmış kendi görüntülerine,
‘Güzel tanrıçam, aşkınız sonsuz kıldı ışığımı…’
‘Her zaman böyleydin yıldızım, her zaman en parlak yıldızıydın göklerin…
Senin aşkın bir tanrıçaya çevirdi beni.. ‘
En başından beri öyle görüyorlarmış birbirlerini…
Aşk onlara tek bir hediye bahşetmiş,
Birbirlerinin gözlerinden görmeyi birbirlerini…

Ve ne kadar yıpransa da kız geçmişinde,
Tanrıçasıymış artık yıldızının…
Yıldızı gökyüzüne çıkarmış onu, bulutların üstündeki evine..
Ve sonsuza kadar beraber yaşamışlar,
Sonsuz olmuşlar…..
22.07.08

5 Eylül 2008 Cuma

Starchild...

Sadece hayal ederdim mutluluğu önceleri,
Tanımaya fırsatım olmamıştı belki hiç,
Artık yaşamaya gücüm yokken,
Ramak kalmışken ölümüne keşfedilmemiş bir tanrıçanın,
Canını bağışladı bir yıldız,
Her şeyi değiştirdi birden,
Içinde aşkı barındırıyordu iki beden,
Lüzum yoktu kelimelere, aşk gözlerindeydi,
Daha ilk günden kutsanmıştı bedenleri...

---

My Starchild...

3 Eylül 2008 Çarşamba

...

Alevler içinde gökten düşen iki beden,
Kovulmuşlar cennetten,
Kendi için yarattığı tanrıça bir yıldıza varınca,
Dayanamamış tanrı daha fazla,
Cennet günah kılınmış ikisine,
Tanrının gözyaşları deniz olmuş dünyada,
öfkesi volkan,
haykırışı fırtına.
Cehennem etmiş dünyayı ikisi için,
Yıldız görmezmiş tanrıçasından başka şeyi,
Tanrıça bilmezmiş yıldızdan ötesini...
Düşmüşler,
Düşmüşler...
Ve çarptıklarında toprağa,
Aşkları orman olmuş, güçlü köklere sahip,
Gülüşleri gökkuşağı olmuş rengarenk,
Hayalleri bulut olmuş bembeyaz, saf...
Ve dünya...
Cennet olmuş ikisine, tanrıya inat...
---
By ECA

Tanrıça Masalları

Ve kız bıraktı kendini yıldızının kollarına,
Ne kara tutabildi onu ne de deniz,
Yıldızının ışığında yükseldi,
Tek vücuttular,
tek yürek,
tek duygu...
Gecenin sessizliğini yardı rüzgarın sesi,
gecenin karanlığı yok oldu yıldızın ışıltısıyla,
Ve umut doldu gözlerine kızın,
Doldukça taşıyordu damla damla,
Yeryüzüne düşüyordu umut dolu damlalar,
düştüğü yerde mutluluk yeşeriyordu,
gülümsüyordu insanlar...
Yıldızına sarılıp izledi olanları kız,
Ve yıldız kutsadı kızın gülümsemesini;
"Tanrıçası sensin bundan böyle evdendeki tüm tebessümlerin"
Aşkları boyadı gökyüzünü en parlak maviye,
bulutlardı yatakları,
yağmurdu tebessümleri...
Birbirine kitlenmişti gözleri,
Rüzgarın senfonisi onlar içindi bu sefer,
En gerçek diyarda,
"Hayaller Diyarı"nda buldular mutluluğu...

Yıldızım ECA için...

Yıldız Tarihçeleri

Işık sardı kızı,
Gülüyordu yıldız,
Bırak kendini diyordu kıza,
Sadece bırak,
Işık kaplasın bedenini,
Ve yüksel benimle
Yüksel gecenin karanlığına,
Umut dolsun ciğerlerine,
Hisset rüzgarı saçlarında,
Yer dibe çektikçe seni
Ben yükselteceğim göğe bedenini,
Ve ikimiz,
Birleşeceğiz gökte,
Güneş diyecekler 'biz'e...
---
By ECA

Yıldız Tarihçeleri : Başlangıç

Bir kız,
Hayalleriyle,
Siyaha bürünmüş gece gibi,
Solmuş umutlar,
Ve isyan...
Göğe dikmiş gözünü,
Bir çığlık yırtmış derinliklerini gecenin,
Gözyaşlarından yansıyan ışınlar taşımış hüznü yıldızlara,
Ve ay solmuş o gece,
Utanmış gök, çaresizliğine.
Bir yıldız,
Dayanamamış yüreğini delip geçen çığlıklara,
Ve tek çocuğunu yollamış hüzünlü kıza,
Mutluluğu vermiş gecenin karanlığında.
Ve gök birleşmiş,
Karar kılmış,
Mutluluk sonsuz olsun diye,
Kız tanrıça kılınmış.
Cennetten bir imge verilmiş gülümsemesine,
Ve o gece,
Tanrıça ile yıldız,
Sonsuz olmuş.
Gök gibi...
---
By ECA